Ana içeriği göster

Tip 1 diyabette beslenme

Bilimsel destek: Theresa Kössler

Diyabetli insanların özel bir diyabetik diyete veya besinlere ihtiyacı yoktur. Diyabete uygun bir beslenme, kişiye özel ayarlanmış, dengeli sağlıklı besinlerden oluşur.

Diyabet hastaları, günlük yemeklerini kendi yaşam durumlarına adapte olacak şekilde planlamalıdır. Herkesin farklı tercihleri, maddi olanakları veya farklı bir kültürü vardır. Diyabet hastalarının beslenmelerini bir doktorla ya da kalifiye veya sertifikalı bir beslenme uzmanıyla görüşmesi en iyisidir.

Yoğunlaştırılmış insülin tedavisi ile beslenme çok esnek bir şekilde tasarlanabilir. İnsülin miktarını ona göre ayarlayabilmek için besinlerdeki karbonhidrat miktarını, besin değeri bilgileri ve tablolar yardımıyla tahmin etmek önemlidir. Uyguladıkça bu çoğu zaman çok iyi yürür ve yemek yemenin eğlencesi ve zevki kaybedilmez.

Nasıl doğru beslenebilirim?

Beslenme, her zaman dengeli ve çeşit açısından zengin olmalı, bol miktarda lif içeren, besin açısından zengin, az işlenmiş yiyecekler içermelidir. Öte yandan, ilave şeker içeren, enerji açısından zengin gıdalardan ve rafine tahıllar denilen yüksek oranda işlenmiş tahıl ürünlerinden olabildiğince kaçınmak gerekir.

Diyabet hastası olmayan kişilerde olduğu gibi, diyabet hastaları için de çeşitli beslenme şekilleri uygundur. Ana bileşenleri sebze, meyve, baklagiller, kabuklu yemişler, tohumlar, tam tahıllı ürünler, az yağlı süt ve et ürünlerinin yanı sıra balık olan sağlıklı bir karma diyete ek olarak, diğer olası seçenekler düşük karbonhidratlı veya az yağlı beslenme konseptlerinin yanı sıra Akdeniz diyeti veya vejetaryen veya vegan beslenme şeklidir. Ancak şimdiye kadar, belirli bir beslenme türünün uzun vadede şeker hastaları için özellikle uygun olup olmadığı henüz tam olarak açıklığa kavuşmamıştır.

Dengeli ve sağlıklı beslenmenin nasıl uygulanacağına dair, Alman Beslenme Derneği tarafından yayınlanan “Sağlıklı yiyecek ve içecek” konulu 10 kural, yönlendirmeye yardımcı olmaktadır. Aşağıdaki tıklama rotasında daha fazlasını öğrenin.

Yiyecek çeşitliliğinin tadını çıkarın

Yiyeceklerin çeşitliliğinden yararlanın ve çeşit bakımından zengin yiyin. Ağırlıklı olarak bitkisel yiyecekleri tercih edin.

Sebze ve meyve - „günde 5 kez“ ye

Günde en azından 3 porsiyon sebze ile 2 porsiyon meyvenin tadını çıkarın. Mercimek, nohut ve fasülye gibi baklagillerle ve (tuzsuz) kabuklu zemişlerle seçenekleri zenginleştirebilirsiniz

Tam tahıllıyı seçin

Ekmek, makarna, pirinç ve un gibi tahıl ürünlerinde kepekliler sağlığınız için en iyi seçeneklerdir.

Hayvansal gıdalarla seçiminizi tamamlayın

Süt ve yoğurt, peynir gibi süt ürünlerini hergün tüketin. Haftada 1 – 2 kez balık yiyin. Et yiyorsanız haftada 300 ila 600 gramı aşmayın.

Sağlığı teşvik eden yağları kullanın

Kolza yağı (Rapsöl) gibi bitkisel yağları ve bu yağlarla hazırlanmış katı yağları tercih edin. Gizli yağlardan kaçının. Salam, bisküvi, şekerli ürünler gibi işlenmiş gıdaların, fastfood ve hazır pek çok yiyeceğin içinde „görünmeyen“ yağlar bulunur.

Şeker ve tuzu tasaruflu kullanın

Şekerle tadlandırılmış yiyecek ve içecekler tavsiye edilmez. Bunlardan olabildiğince sakının ve şekeri az kullanın. Tuzdan kaçının tuzlu yiyeceklerin miktarını azaltın. Yiyeceklerinizi otlar ve baharatlar ile lezzetlendirin.

En iyisi su içmektir

Her gün yaklaşık 1,5 litre sıvı tüketin. Tercihen su ve şekersiz çay gibi kalorisi düşük içecekler için. Şekerli ve alkollü içecekler tavsiye edilmez.

Özenle hazırlayın

Yiyecekleri gerektiği kadar ve olabildiğince az pişirin. Pişirirken az su ve yağ kullanın. Tavada kızartırken, mangal yaparken, fırında pişirirken ve yağda kızartırken yiyeceklerin yanmamasına özen gösterin.

Dikkatli yiyin ve tadını çıkarın

Yemek zamanı mola verin ve yemeğinize zaman ayırın.

Kilonuza dikkat edin ve hareketli kalın

Sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite birbirinden ayrılmaz. Bunun için sadece düzenli spor yapmak yetmez, ayrıca daha sık yürüyerek veya bisiklete binerek gün içinde aktif olmak da önemlidir.

Dengeli bir beslenme, vücuda yaşamsal enerji ve besin sağlar ve yaşam kalitesini artırır. Vitaminler ve mineraller, zinde hissetmemize yardımcı olur ve vücuttaki birçok işlemin düzgün çalışmasını sağlar.

  • Örneğin meyve ve sebzelerden elde edilen ikincil bitkisel maddeler, bağışıklık sistemini destekler.
  • Lifler örneğin iyi bir sindirim sağlar.
  • Bazı yağlar (örneğin yağlı deniz balıklarından veya keten tohumundan elde edilenler) düşünce süreçlerimizi destekler.

Dengeli bir beslenme, tip 1 diyabetli kişilerde iyi bir metabolik yönetime yardımcı olabilir. Sinir hastalıkları, kalp krizi veya diyabetik ayak sendromu gibi eşlik eden hastalıkları ve ikincil hastalıkları da önlemeye yardımcı olabilir.

Tip 1 diyabetin ikincil hastalıkları hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz!

Mevcut bilgiler doğrultusunda, diyabet hastalarına özel bir beslenme şekli veya diyet önerilmemektedir. Özellikle diyabetli kişiler için uygun olan belirli beslenme kavramlarından giderek daha sık bahsedilmekte olduğu doğrudur. Ancak şimdiye kadar yapılan araştırmalar, bu kavramların avantaj sağlayıp sağlamadığı ya da hangi kavramların en fazla avantajı sağladığı konusunu açıklığa kavuşturamamıştır.

Uzman diyabet dernekleri şu anda, diyabetli tüm insanlar için aynı derecede uygun tek bir beslenme modeli olmadığını varsaymaktadırlar. Diyabet için hangi beslenme şeklinin en iyisi olduğu kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Bu nedenle, diyabet hastaları için kişiye özel beslenme danışmanlığı önerilir. Bu bağlamda, günlük yaşamda her birey için uygulanabilecek, kişisel tercihler ve günlük koşulların yanı sıra diyabet tedavisine uyarlanmış bir beslenme konsepti oluşturulabilir.

Mevcut verilere göre, düşük karbonhidratlı bir beslenme, şeker metabolizmasının iyileştirilmesine en çok katkıda bulunan faktör gibi görünmektedir. Daha az karbonhidrat içeren bir diyet, çeşitli beslenme modelleriyle uygulanabilir. Ancak Alman Diyabet Derneği, yalnızca karbonhidratlar, yağ ve protein gibi temel besin maddelerinin oranlarına bakılmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Besinlerin bileşimi ve gıdanın özellikleri de belirleyici bir rol oynar. İlgili diyette yağ içeriği, lif miktarı ve karbonhidrat içeren besinlerin kan şekeri düzeyine etkisi dikkate alınmalıdır.

Diyabet hastaları için özel gıdalar gerekli değildir. Bunlar genellikle fruktoz gibi belirli tadlandırıcıları içerirler. Bu maddeler, normal şekerle aynı enerji içeriğine sahip olduklarından hiçbir avantajları yoktur. Ayrıca bu ürünler çok fazla yağ ve dolayısıyla normal gıdalardan daha fazla enerji içerebilmektedirler. Bu nedenle 2012'den beri Almanya'da şeker hastaları için özel yiyecekler satılmasına artık izin verilmemektedir.

Yağ ve proteine ek olarak karbonhidratlar, insan vücudu için önemli enerji kaynaklarıdır. Tüm karbonhidratlar, şeker bileşenlerinden oluşur, bazıları sadece 1 veya 2 şeker bileşeninden oluşur (örneğin fruktoz veya sofra şekeri), başkaları uzun şeker bileşenleri zincirleridir (örneğin nişasta). Vücut, besin yoluyla alınan karbonhidratları glukoza (1 şeker bileşeni) dönüştürür. Glukoz, enerji tedarikçisi olarak hizmet eder. Glukoz kana girerse kan şekeri yükselir. Tip 1 diyabette karbonhidrat metabolizması bozuk olduğu için, hastalar hangi besinlerin kan şekeri üzerinde etkisi olduğunu bilmelidir.

Kan şekeri etkinlikleri açısından yiyecekler dört kategoriye ayrılabilir:

  • Kan şekerini büyük ölçüde artıran karbonhidrat bakımından zengin besinler
    Bu kategori; tahıl ürünleri, makarna, pirinç, patates, meyve, meyve suyu, seçilmiş bazı süt ürünleri ve şekerli yiyecek ve içecekleri içerir. Bir öğün için insülin gereksinimleri hesaplanırken, bu yiyecekler özellikle dikkate alınmalıdır.
  • Kan şekerini çok az yükselten karbonhidratlı yiyecekler:

    Bunlar baklagiller (örneğin fasulye veya mercimek), sert kabuklu yemişler (örneğin yer fıstığı veya ceviz) ve ayrıca çekirdek ve tohumlardır (örneğin kabak çekirdeği veya haşhaş tohumu). Az miktarda karbonhidratın yanı sıra bu besinler yüksek miktarda lif ve yağ içerir. Bu özellikler, karbonhidratların kana yavaş geçmesini sağlar. Bu nedenle, insülin gereksinimleri hesaplanırken genellikle bu gıdaların hesaba katılması gerekmez.

    Bakliyat veya fazla miktarda kuruyemiş ve tohumlarda ise bunlar diyabet ekibi ile birlikte test edilmelidir, çünkü örn. yüksek yağ içeriği kan şekerinin yükselmesine sebep olabilir.

Bilmekte fayda var:

Bir öğün, özellikle yağ ve protein açısından zenginse, kan şekeri gecikmeli yükselebilir.

  • Kan şekerini artırmayan veya sadece yavaş artıran protein açısından zengin ve yağlı besinler

    Bu kategoriye et, süzme yoğurt (Quark), yumurta, tofu, tereyağı, mayonez, sosis ve peynir girer. Bu kategori de genellikle insülin ihtiyacının hesaplanmasına dâhil edilmez. Ancak uzmanlar, protein ve yağın da kan şekeri seviyelerini artırabildiğini fark etmişlerdir. Fakat çoğu zaman karbonhidrat yönünden zengin besinler için hesaplanan insülin bu artışı karşılar.

    Bir öğün, çok miktarda yağ ve protein içeriyorsa, bir yağ-protein birimi hesaplanabilir (örneğin pizza için). Çünkü çok büyük miktarda yağ ve protein tüketildiğinde, vücut bunların bir kısmını şekere dönüştürür. Bu nedenle kan şekeri seviyeleri yemekten 3 ila 5 saat sonra yükselebilir. Diyabet ekibi ve besin değeri tablolarının yardımıyla, diyabet hastaları bir yağ-protein birimini hesaplamayı öğrenebilir ve buna göre insülin enjekte edebilir.

  • Kan şekerini yükseltmeyen, su yönünden zengin besinler
    Bunlar sebzeler, marul ve mantarlar. Bu yiyecekler, karbonhidrat bakımından düşük ve lif bakımından yüksektir, bu nedenle kan şekeri üzerinde önemli bir etkisi yoktur. Besin açısından zengin, kalori açısından fakirdirler ve tokluk hissine katkıda bulunurlar.

Tip 1 diyabet hastalarının yiyecek ve içeceklerin karbonhidrat içeriğini doğru tahmin etmesi çok önemlidir. Karbonhidrat içeriği, genellikle karbonhidrat birimleriyle tanımlanır, kısaltması KE'dir (Kohlenhydrateinheit). 1 KE, 10 gram karbonhidrata denk gelir.

Bazen karbonhidrat miktarları, ekmek birimleri (Broteinheiten (BE)) olarak verilir. Bir BE, 12 gram karbonhidrata denk gelir. Bununla birlikte, gıda üreticilerinin artık BE etiketleme zorunlulukları olmadığından, KE ile hesaplama yapmak daha kolay olabilir. Çünkü 100 gramdaki karbonhidrat miktarının belirtilmesi tüm paketli gıdalarda zorunludur. KE'ler daha sonra tüketilen porsiyona göre hesaplanabilir.

Diyabetli kişiler, karbonhidrat veya besin değeri tablolarında bir gıdada kaç gram karbonhidrat bulunduğuna bakabilirler. Ancak bu değerler de birbirinden farklı olabilir. Bunun nedenleri, örn. meyvelerin olgunluk derecesine bağlı olarak farklı miktarlarda şeker içermesi veya şeker içeriğini belirlemek için başka analitik yöntemlerin kullanılmış olmasıdır. Bu nedenle, farklı tablolar arasında geçiş yapmak yerine yalnızca bir tabloyu kullanmak mantıklı olabilir.

Bir KE'yi karşılamak için gereken kesin insülin dozu kişiden kişiye değişir. Bütün hastalar, diyabet ekibi ve de kendi kendine kan şekeri testleri yardımıyla insülin dozunu kendileri için bulmalıdır.

KE hesaplaması için bir örnek:

Tost ekmeği, 100 gr'da 48 gr karbonhidrat içerir.

Bir dilimin ağırlığı 20 gr'dır.

20 gr, 100 gramın 1/5'idir.

48 gr / 5 = 9,6 gr

Bir dilim tost ekmeği, 9,6 gr karbonhidrat içerir. Bu yaklaşık 1 KE'ye denk gelir.

Bilim insanları, henüz beslenmedeki ideal karbonhidrat miktarlarını belirleyememişlerdiler. Bu hem diyabet hastaları hem de diyabet hastası olmayanlar için geçerlidir. Alman Diyabet Derneği, toplam enerjinin yüzde 45 ila 60'ının karbonhidratlar yoluyla alınabileceğini belirtmektedir. Bu öneri, birçok çalışmada ise çok yüksek olarak görülmektedir.

Mevcut veriler, şeker metabolizmasında iyileşmeye düşük karbonhidratlı bir beslenmenin daha çok katkıda bulunacağını göstermektedir. Tanıma bağlı olarak, orta derecede düşük karbonhidratlı bir beslenme, toplam enerji alımında yüzde 26 ila 45 karbonhidrat oranıyla karakterize edilir.

Alman Diyabet Derneği, uzun vadede beslenmedeki ana besin maddelerinden birinin alımının özellikle sınırlandırılmasını önermemektedir. Ayrıca besinlerin bileşiminin veya yağ asidi yapısı veya lif içeriği gibi gıda özelliklerinin alım yüzdesinden daha önemli olduğunu vurgulamaktadır.

Diyabet hastaları karbonhidratları sebzelerden, baklagillerden ve tam tahıllardan almalıdır. Bu yiyecekler çok fazla lif içerir ve bu da kan şekerinin daha yavaş yükselmesini sağlar. Diyabet hastaları günde 40 gram lif yemelidir. Bu, örneğin 5 porsiyon sebze ve meyveye (1 elma, 1 kâse ahududu, marul, domates, mercimek) ve 2 ila 3 dilim tam tahıllı ekmeğe denk gelir.

Öte yandan, daha az beyaz un ürünleri ve serbest şeker tüketilmelidir. Bu besinler, kan şekerinin hızla yükselmesine neden olur. Uzman kurumlar, günde 50 gramdan fazla serbest şeker yememeyi önermektedir. Bu, günde yaklaşık 12 çay kaşığına eşdeğerdir. Serbest şeker, yiyecek ve içeceklere eklenen tüm şekerin yanı sıra bal, şuruplar, meyve suları ve meyve suyu konsantrelerinde doğal olarak bulunan şeker anlamına gelir.
Uyarı: İşlenmiş gıdalar, tadı tuzlu olsalar bile genellikle çok şeker içermektedir.

Bilmekte fayda var:

Miktardan daha önemli olan ise karbonhidrat bakımından zengin besinlerin özellikleridir.

Yiyecek ve içecekleri tatlandırmak için geleneksel şekerin alternatifleri vardır. Bunlar 2 gruba ayrılabilir:

Tadlandırıcılar

Tatlandırıcılar yapay olarak üretilir. Kan şekerine etkileri yoktur ve enerji sağlamazlar. Meslek birliklerine göre tatlandırıcılar, yüksek enerjili ve şekerli yiyeceklerin azaltılması koşuluyla, sağlıklı bir kiloya ulaşmaya veya olan kiloyu korumaya yardımcı olabilirler.

Ancak kabul edilebilir günlük tüketim miktarlarının aşılmaması gerekmektedir. Bu miktarları Avrupa Birliği (AB) belirler. AB'deki tüm gıda üreticileri, gıdalardaki tatlandırıcıları işlerken, herhangi bir kuşkuya yer bırakmamak için bu maksimum miktarlara uymalıdırlar. Tatlandırıcılara örnek olarak verilebilir

  • Siklamat,
  • Sakarin,
  • Asesülfam,
  • Aspartam veya
  • Stevya.

Onlar için insülin enjekte etmeye gerek yoktur.

Şeker ikameleri

Şeker ikameleri çoğunlukla doğaldır ve kan şekeri üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Şeker ikamelerinin çoğu kalori içerdiğinden, büyük miktarlarda tüketilmelerinden kaçınılmalıdır. Ayrıca yüksek miktarda şeker ikamesi mide ağrısına veya ishale neden olabilir. Şeker ikamelerine örnek olarak verilebilir

  • Sorbitol,
  • Ksilitol,
  • İzomalt,
  • Maltitol veya
  • Laktitol.

Onlar için insülin enjekte etmeye gerek yoktur.

Dikkat: Tatlandırıcılar, gıda ambalajlarında hala karbonhidrat olarak belirtilmektedir. Tip 1 diyabet hastaları, kan şekerini etkileyen veya etkilemeyen karbonhidrat olup olmadığına daha yakından bakmalıdır. Bir tatlandırıcı içeriyorsa, insülin dozu hesaplanırken bu tatlandırıcı düşülmelidir.

Glisemik İndeks (Gİ), karbonhidrat içeren gıdaların kan şekeri seviyeleri üzerindeki etkisini tanımlar. Yemek yedikten sonra kan şekerinin ne kadar hızlı ve ne kadar fazla yükseldiğini ifade eder.

Rehber değer, 50 gram glikoz alımından sonraki kan şekeri seviyesidir ve bu yüzde 100'e eşit olarak kabul edilir. Diğer yiyeceklerle karşılaştırıldığında, 50 gram karbonhidrat içeren net yiyecek miktarı kullanılır. Mesela bu, 100 gram mercimek veya 60 gram mısır gevreğidir. Yüksek Gİ'si olan karbonhidratlı yiyecekler (örneğin beyaz ekmek, mısır gevreği, patates kızartması) kan şekeri seviyelerinin hızla ve fazla yükselmesine neden olur. Bunun aksine, düşük Gİ'si olan karbonhidrat içeren yiyecekler (örneğin baklagiller, sebzeler, kepekli ürünler) kana daha yavaş karışarak kan şekerinde daha ılımlı bir artışa neden olur.

Karbonhidrat içeren bir gıdanın tüketilen karbonhidrat miktarına bağlı olarak kan şekeri seviyesi üzerindeki etkisini değerlendirebilmek için genellikle glisemik yük (GY) hesaplanır. Karbonhidrat içeren gıdanın bir porsiyonuna, kan şekeri cevabının bir referans noktasıdır. GY, Gİ'nin porsiyon başına kullanılabilir karbonhidrat miktarı (gram cinsinden) ile çarpımının 100'e bölünmesiyle elde edilir.

Bilmekte fayda var:

Glisemik yükün (GY) hesaplanma formülü:

GY = GI x tüketilen kullanılabilir karbonhidratlar (g) / 100

Örneğin, baget ekmek ile havuç benzer bir GI'ye sahiptir. Fakat yüksek lif oranı ve sonuçta ortaya çıkan daha düşük kullanılabilir karbonhidrat oranı nedeniyle, havucun GL'si, baget ekmeğin GL'sine kıyasla önemli ölçüde daha düşüktür.

Pek çok karmaşık karbonhidrat içeren ve lif içeriği yüksek yiyecekler genellikle daha düşük bir GI'ye sahiptir. Ancak yiyecekleri hazırlama şekli de GI'yi etkiler. Örneğin, pişmiş havucun GI değeri çiğ havuçtan daha yüksektir. Ayrıca bir yemeğin yanındaki garnitürler de karbonhidratların kana karışma hızını etkiler.

Karbonhidrat bakımından zengin, düşük GI'li yiyecekler, içlerindeki diğer bileşenlerin de sağlığa uygun olması koşuluyla doğru bir seçimdir.

Diyabetli yetişkinler için az miktarda alkole izin verilir. Ancak alkol, karaciğerden kana şeker salınımını durdurur ve kan şekerinin düşmesine neden olur. Bu, hipoglisemi riskini artırır. Bu nedenle alkol sadece karbonhidrat içeren yemeklerle tüketilmelidir. Egzersiz veya ek hareketlilik sonrasında alınan alkollü içeceklere de özellikle dikkat edilmelidir - burada da hipoglisemi riski vardır.

Alkolün yüksek bir enerji yoğunluğuna sahip olduğu ve bu nedenle düzenli olarak tüketildiğinde kilo alımına neden olabileceği de unutulmamalıdır.

Günlük alkol sınırı, kadınlar için günde 10 gram, erkekler için günde 20 gramdır. 20 gram alkol kabaca bir şişe biraya (0,5 litre) veya bir bardak şaraba (0,2 litre) eşdeğerdir. Ancak bu sınır değerleri, günlük olarak alkol içmeye davet olarak algılanmamalıdır. Almanya Bağımlılıkla Mücadele Merkez Ofisine göre, alkol tüketimi az da olsa, haftada en az 2 gün tüketilmemelidir.

Tip 1 diyabet hastalarının çoğu, esnek bir şekilde yemelerine ve içmelerine izin verdiği için yoğunlaştırılmış insülin tedavisini tercih eder. Öğrenilmiş kendi kendine insülin adaptasyonunun yardımıyla, yemek zamanlarını ve insülin dozlarını, kan şekeri seviyesinde önemli bir dalgalanma olmaksızın, gerektiği gibi değiştirmek mümkündür. Belli öğünler ve karbonhidrat miktarlarında, kan şekerinin normal aralıkta kalması için hızlı etkili insülin dozu ayarlanır.

Yoğunlaştırılmış insülin tedavisi, örneğin akşam yemeğine, öğleden sonra kahvesine veya doğum günü partisine davetlerin spontane kabul edilebilmesini sağlar. Daha az aç olunduğunda normalden daha küçük bir öğün yemek veya hafta sonları iş günlerinden daha geç kahvaltı yapmak da mümkündür.

Yoğunlaştırılmış insülin tedavisi hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz!

Vücut kitle indeksi 25 kg/m²'nin üzerinde olan kişiler fazla kilolu kabul edilir. 30 kg/m² vücut kitle indeksinden itibaren patolojik olarak fazla kilolu (obez) kabul edilir. Fazla kilo ve obezite yaşam kalitesini düşürmekte ve birçok eşlik eden ve ikincil hastalığın gelişimine katkıda bulunmaktadır.

Kilo vermek için fazla kilolu insanların, harcadıklarından daha az enerji kazanmaları gerekmektedir. Bunun için de çok fazla sağlıksız yağ veya serbest şeker içeren (örneğin alkolsüz içecekler, hazır ürünler, yağlı ve tatlı unlu mamuller veya sosisler) gıdalardan az tüketmelidirler. Ayrıca olabildiğince alkolden de kaçınmak gerekir.

Kilo verdikten sonra, o kilonun korunması da önemlidir. Dolayısıyla beslenmeye ek olarak hareket de özellikle önemlidir.

Fazla kilo ve obezite hakkında daha fazla bilgiyi burada bulabilirsiniz!

Egzersiz ve tip 1 diyabet hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz!

Diyabetli tüm insanlar bir eğitim programına katılmalıdır. Bireysel soruları ve ihtiyaçları açıklığa kavuşturan beslenme danışmanlığı, bu eğitimin ve tıbbi bakımın bir parçası olmalıdır. Burada, diyabetli insanlar yiyeceklerin ve yemeklerin kan şekerini nasıl ve neden etkilediğini tam olarak öğrenirler. Tedavi eden doktor, uygun bir program bulmanıza yardımcı olabilir.

Bilmekte fayda var:

Beslenme danışmanlığı, diyabet hastalarına yönelik her eğitim programının bir parçasıdır.

Kaynaklar:

American Diabetes Association: Standards of Medical Care in Diabetes - 2019. In: Diabetes Care, 2019, 42: S1-S193
Deutsche Diabetes Gesellschaft: Stellungnahme des Ausschuss Ernährung der DDG zum Consensus Report: Nutrition Therapy for Adults with Diabetes or Prediabetes. 2019 (Letzter Abruf: 03.03.2020)
Deutsche Diabetes Gesellschaft: S3-Leitlinie Therapie des Typ-1-Diabetes. 2. Auflage. 2018
Deutsche Diabetes Gesellschaft: S3-Leitlinie Ernährungsempfehlungen zur Behandlung des Diabetes mellitus – Empfehlungen zur Proteinzufuhr. Version 1.0. 2015
Deutsche Diabetes Gesellschaft et al.: Deutscher Gesundheitsbericht Diabetes 2019. Kirchheim Verlag, Mainz, 2019
Deutsche Diabetes Gesellschaft et al.: S3-Leitlinie Diagnostik, Therapie und Verlaufskontrolle des Diabetes mellitus im Kindes- und Jugendalter. Langfassung. 2015
Deutsche Gesellschaft für Ernährung: Süßstoffe in der Ernährung. In: DGEinfo, 2007, 4: 55-58
Deutsche Hauptstelle für Suchtfragen e. V.: Alkohol – Basisinformationen. 14. Auflage. 2017
Evert, A. B. et al.: Nutrition Therapy for Adults With Diabetes or Prediabetes: A Consensus Report. In: Diabetes Care, 2019, 42: 731-754
Mach, R. L.: Alternative Süßungsmittel. In: Aktuel Ernahrungsmed, 2018, 43: S50-S54
Schrader, R. et al. (2018): Gut leben mit Typ-1-Diabetes. 9. Auflage. Elsevier GmbH, München, ISBN: 9783437457586
Strohm, D.: Glykämischer Index und glykämische Last – ein für die Ernährungspraxis des Gesunden relevantes Konzept? In: Ernährungs Umschau, 2013, 60: M26-M38
Toeller, M. et al.: Evidenz-basierte Ernährungsempfehlungen zur Behandlung und Prävention des Diabetes mellitus. In: Diabetes und Stoffwechsel, 2005, 14: 75-94 (Gültigkeit abgelaufen, in Überarbeitung)
Verband der Diabetesberatungs- und Schulungsberufe: Diabetes und Ernährung. 1. Auflage. 2017
Güncelleme: 09.03.2020